Ara

Bu bölümde sistem içerisindeki makaleler arasında arama yapabilirsiniz.

Dergi Kimliği

Online ISSN
1305-3132

Yayın Dönemi
1993 - 2021

Editor-in-Chief
​Cihat Şen, ​Nicola Volpe

Editors
Daniel Rolnik, Mar Gil, Murat Yayla, Oluş Api

Künye

Ağır preeklampsili ve normal gebelerde sICAM-1 düzeyleri. Perinatoloji Dergisi 2009;17(2):74-81

Yazar Bilgileri

Nebahat Bayram1,
İsmet Alkış2,
Safiye Akansu Saylık3,
Nilufer İmamoğlu4,
Volkan Tuna5,
Yavuz Ceylan6

  1. Trabzon Doğum ve Çocuk Bakımevi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği- Trabzon TR
  2. Medical Park Hastanesi, Kadın Doğum Kliniği- Van TR
  3. Güven Hastanesi, Kadın Doğum Kliniği- Van TR
  4. Özel Hayat Hastanesi, Kadın Doğum Kliniği- Malatya TR
  5. Nizip Devlet Hastanesi, Kadın Doğum Kliniği- Gaziantep TR
  6. Bakırköy Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi, Kadın Doğum Kliniği- İstanbul TR
Yayın Geçmişi
Çıkar Çakışması

Çıkar çakışması bulunmadığı belirtilmiştir.

Amaç
Ağır preeklamptik gebelerde prepartum intersellüler adhezyon molekülü (sICAM-1) düzeylerini belirlemek.
Yöntem
Bu çalışma, prospektif kontrollu bir çalışma olarak planlandı. Çalışmadaki hasta ve kontrol grubu, ocak 2003 ile ocak 2004 tarihleri arasında oluşturuldu. TC Sağlık Bakanlığı Bakırköy Doğumevi Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi perinatoloji servisine ağır preeklampsi tanısı ile yatırılıp izlenen 44 tekiz gebe ile muayene ve tetkikleri sonucu sağlıklı gebelik saptanıp takip edilen 44 normotansif gebe çalışmaya alındı. Tüm gebelerden venöz kan antekübital bölgeden prepartum dönemde alındı. Bütün gebelerde demografik veriler, doğumda bebek ağırlığı ve sICAM-1 düzeylerini inceledik.
Bulgular
Ağır preeklamptik gebelerle kontrol grubu serum ICAM-1 açısından kıyaslandığında ağır preeklamptik gebelerde ICAM-1 düzeyleri kontrol grubuna kıyasla daha yüksek çıkmasına karşın istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p=0.055). Ağır preeklamptik grupta intrauterin gelişme geriliği (IUGR) olan gebelerde sICAM-1 düzeyleri yine aynı grupta ancak IUGR olmayan gebelere göre anlamlı derecede yüksek bulundu (p=0.029). Ağır preeklamptik gebelerde bebek doğum ağırlığı anlamlı derecede düşük bulundu (p=0.000).
Sonuç
Ağır preeklamptik grupla normotansif grup arasında prepartum maternal sICAM-1 düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmadı. Ancak IUGR’lı preeklamptik gebelerde sICAM-1 düzeyleri IUGR’lı olmayan preeklamptik gebeliklere göre anlamlı derecede yüksek bulundu. Bu durum önceki çalışmalarla uygunluk göstermektedir. sICAM-1 düzeyleri preeklampsi hastalığının aktivasyon derecesini göstermede yetersiz olabilir, ancak IUGR’lı preeklampsili gebeliklerin takibinde yol gösterici olabilir şeklinde yorumlandı.
Anahtar Kelimeler

Ağır preeklampsi, intrauterin gelişme geriliği, interselüler adhezyon molekülü.

Giriş
Preeklampsi tüm gebeliklerin %5-10’unu etkiler ve gelişmiş ülkelerdeki maternal morbidite ve mortalitenin ana nedenlerinden biridir. Anne ve fetus sağlığı üzerine olan klinik önemine karşın etyolojisi açık değildir. Hipertansiyon, hastalığın en temel özelliklerinden biridir. Fakat literatürdeki bilgilere göre preeklampsi, basitçe gebelikten kaynaklanan hipertansiyon olarak açıklanamaz. Preeklampside patolojik ve patofizyolojik çalışmalar koagülasyon kaskadının aktive olması yanında, vazokonstruksiyon ve azalmış organ perfüzyonunu göstermektedir. Son çalışmalar göstermiştir ki, preeklampsili gebelerdeki anormal plasenta bir veya birkaç faktör salarak “ki bu faktörler endotelyal aktivasyonuna ve multisistemik bozukluğa neden olabilir”, endotelyal fonksiyonu etkileyebilir. Preeklampside endotel hücre disfonksiyonunun; vasküler tansiyonda, koagülasyonda ve intravasküler sıvı dağılımında etkili olduğunu gösteren deliller vardır.(1,2) Vazodilatatör prostasiklinin endotelyal hücrelerdeki üretimi preeklampside azalmıştır.(3) Buna karşın vazokonstriktör endotelin-1’in kan konsantrasyonu artmış olduğu bildirilmiştir. Bu değişimler olasılıkla arteriollerin vasokonstruksiyonuna, dolayısı ile hipertansiyonun gelişimine katkıda bulunur.(4) Ayrıca trombosit agregasyon inhibitörü prostaglandin I2 (PGI2) ve antagonisti tromboksan A2 (TXA2) arasındaki dengesizlik (TXA2 konsantrasyonunda artış) preeklampsililerde gösterilmiştir.3 Olasılıkla bu trombosit aktivasyonu trombozise ve vazokonstruksiyona neden olmaktadır. Bu da fetusa azalmış kan akımına, fetal büyüme geriliğine, hatta fetal ölüme neden olabilir.(5) Lökositler damar duvarına yapışma ile; aktive olurlar, düzleşirler ve damar dışına çıkarlar. Tüm bu olaylar hem dolaşan hücre yüzeyinde hem de vasküler endotelyumda hücre yüzey adhezyon moleküllerinin salınımı ile olur. Adhezyon molekülleri hücre-hücre ilişkilerinde (endotel hücre, monosit, düzkas, trombosit arasında) ve hücre-matriks ilişkisinde (ekstraselüler matriks ile lökosit, trombosit ve fibroblast) anahtar rol oynar. Aktive olmuş endotelyumdan; immunoglobulin gen superfamilyası adhezyon molekülleri, interselüler adhezyon molekülü 1 ve 2 (ICAM-1, ICAM-2), vasküler hücre adhezyon molekülü ve ayrıca selektinler salınır.(6) Adhezyon moleküllerinin serum düzeyleri, hastalık aktivitesinin monitörizasyonunda yararlı olabilir. Embriyolojik gelişme sürecinde, trofoblastik hücreler diferansiasyon özelliklerinden dolayı invazif davranış gösterirler. Yapılan birkaç çalışma, trofoblast ve endometrial hücreler arasındaki ilişkinin çeşitli hücre yüzey adezyon moleküllerinin kontrollü salınımına bağlı olduğunu göstermiştir.(7,8) Adhezyon molekülleri, desidual hücreler arasında yüksek oranda salınır. Adhezyon moleküllerinin artmış salınımının, lökositlerin dokularda retansiyonuna ve yuvalanmasına katkıda bulunmakta olduğu kabul adilmektedir.(9) Preeklampsinin patogenezi olasılıkla plasentadan kaynaklanmaktadır. Son gözlemler, invazif trofoblastlar tarafından Adhezyon moleküllerinin anormal salınımının preeklampsinin etyolojisinde temel olduğunu göstermiştir.(10) Gittikçe artan kanıtlar, adhezyon moleküllerinin sadece etyolojik mekanizmada değil, ayrıca preeklamptik hastalığın progresyonunda da başlıca sorumlu olduğunu göstermektedir. Endoteldeki hasar; nötrofillerin aktivasyonu, artmış sitokin düzeyleri ve adhezyon moleküllerinin ekspresyonunun düzenlenmesinden kaynaklanan hastalık prosesinin göstergesidir.(11,12) Yaptığımız çalışmada; preeklamptik gebelerde, endotel hasarının oluşumunda önemli rol oynadığı bildirilen adhezyon moleküllerini (ICAM-1) araştırmayı amaçladık. 
Yöntem
Bu çalışma, prospektif kontrollü bir çalışma olarak planlandı. Etik kurul kararı alındıktan sonra çalışma yapılmıştır. Çalışmadaki hasta ve kontrol grubu ocak 2003 ile ocak 2004 tarihleri arasında oluşturuldu. TC Sağlık Bakanlığı Bakırköy Doğumevi Kadın ve Çocuk Hatalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi perinatoloji servisinde ağır preeklampsi tanısı ile yatırılıp doğum yapan 44 tekiz gebe ile muayene ve incelemeler sonucu sağlıklı gebelik saptanıp doğum yapan 44 normotansif tekiz gebe çalışmaya alındı. Ağır preeklampsili olgular, Amerikan Obstetrik ve Jinekoloji Komitesi’nin (ACOG) ağır preeklampsi kriterlerine dayanılarak seçildi.13 Bu olgular perinatoloji servisine yatırılıp laboratuar incelemeleri sonucunda ağır preeklampsi tanısı almış gebelerden seçildi. Çalışmaya alınan tüm olgular tekizdi ve 3. trimesterdeydi. Hipertansif gebelerin tümünden demografik bilgiler ve öykü alındı. Olguların tümü sigara içmeyen, enerji metabolizmasını etkileyebilecek bir hastalığı ve ilaç kullanımı olmayan gebelerden seçildi. Tüm olguların gebelik haftası ultrasonografide (USG) fetal biyometri yapılıp ilk trimestere ait USG verileri değerlendirilerek saptandı ve doğrulandı. Kontrol grubu; medikal sorunu ve ilaç kullanımı olmayan, sigara içmeyen tekiz gebelerden oluşturuldu. Kontrol grubuna da ağır preeklamptik gebelere uygulanan tüm incelemeler uygulandı. Bu grup doğumhanede doğum eyleminde olan gebelerden seçildi. Tüm gebelerden venöz kan, antekübital bölgeden erken prepartum dönemde alındı. ICAM-1 çalışılması için alınan kan 4 oC’de santrifüj edildi ve elde edilen serum hemen dondurulup, çalışıncaya kadar –20 °C’de saklandı.
sICAM-1 düzeyi ELISA (Enzyme Linked Imunosorbent Assay) yöntemi ile sICAM-1 IM3247 (Cellular Communication Investigation ) kiti kullanılarak saptandı. Saptanabilir minimal sICAM-1 konsantrasyonu 0.25 ng/ml’dir. İstatistikler için SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 10.0 programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tamamlayıcı istatistiksel yöntemlerin (ortalama, standart sapma) yanı sıra parametrik verilerin karşılaştırılmasında bağımsız student t testi, parametrik olmayan verilerin karşılaştırılmasında ki-kare testleri; sICAM-1’in diğer klinik parametreler ile ilişkisinin belirlenmesinde ANOVA testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık p<0.05 olarak kabul edildi.
Bulgular
Ağır preeklamptik gebelerle kontrol grubundaki gebeler arasında yaş, evlilik süresi, doğum sayısı, BMI, doğumda gebelik haftası açısından anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). İki grup arasında sistolik ve diastolik tansiyon ile doğumda bebek ağırlığı (gebelik haftası olarak eşleştirilmesine karşın) açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (Tablo 1). Ağır preeklamptik gebelerle kontrol grubu, sICAM-1 düzeyleri açısından kıyaslandığında ağır preeklamptik gebelerde sICAM-1 düzeyleri kontrol grubuna kıyasla daha yüksek çıkmasına karşın istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p: 0.055) (Şekil 1). İntrauterin gelişme gerilikli (IUGR) gebelerdeki sICAM-1 düzeyleri IUGR olmayan gebeliklere göre anlamlı derecede yüksek bulundu (p: 0.029) (Şekil 2). Ağır preeklamptik grupla kontrol grubu arasında doğum şekli açısından fark saptanmadı (p: 1.000). Sectio endikasyonları kıyaslandığında ise, iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p: 0.001) (Tablo 2). Neonatal morbidite ise ağır preeklamptik olgu grubunda yüksek olup istatistiksel olarak anlamlı idi (p: 0.01) (Tablo 3). 
Tartışma
Preeklampsi; doğumdan sonra kaybolan hipertansiyon, proteinüri ve ödemle karakterize, gebeliğe özgü bir hastalıktır. Patogenezinin hala açıklanamamasına karşın preeklampsinin genel endotel disfonksiyonundan kaynaklandığı düşünülmektedir. Preeklampsi ve eklampsinin ilk gebelikte daha sık olması, daha önceki gebelik ve düşüğün yada kan transfüzyonunun ve lökosit immünizasyonunun hastalığın insidansını azaltması etyolojide immün nedenleri düşündürmektedir. Normal gebelikte fetusun reddinin önlenmesi için anne immün sisteminde bazı değişiklikler olmaktadır. Preeklampsi ise bu immün yanıttaki bozukluklar sonucu oluşabilir. Preeklampsinin karakteristik vaskülopatisi, desiduada akut aterozdur. Bu değişimin nedeninin, immünolojik olduğu düşünülmektedir.(14) Hastalığın klinik bulguları ele alınınca (koagulasyonun uyarılması, damarların daralması) preeklampsinin temelinde endotel hücrelerinin işlev bozukluğu ön plana çıkmaktadır. Daha önce yapılan bir çalışmada preeklamptik gebelerin serumunda insan endotel hücreleri için toksik bir faktörün var olduğu saptanmıştır.(15) Sonuç olarak preeklampsinin patogenezinde esas olan yaygın bir endotel disfonksiyonudur; ancak bu endotel hasarını neyin tetiklediği hala açıklanamamıştır. Hastalığın pek çok klinik ve biyokimyasal bulgusu bunu desteklemektedir. Preeklampside pıhtılaşma aktive olur, vazopressinlere yanıt artar ve biyokimyasal olarak da aktive endotel hücrelerinden salınan Von Willebrand faktör, endotelin ve fibronektin gibi ajanlar ve doku plazminojen aktivatörü seviyeleri artar. Bu endotel hasarının morfolojik kanıtı da patognomonik renal lezyonu olan glomeruloendotelyozistir. Endotel hücrelerinin, immün ve inflamatuar olayları düzenleyen bir çok işlevi vardır. Bu hücrelerin işlevlerinin bozulduğu hallerde, preeklampsi patogenezinde de önemli yeri olan damar içi pıhtılaşma artışı ve damar kas hücrelerinin kasılıp vazokonstruksiyonun oluşması gibi bazı klinik bulgular ortaya çıkar. Dolaşımdaki sitokinlerle uyarılan adhezyon molekülleri, hücrelerin inflamasyon yerine hareketlerini yönetir ve endotel hücrelerinin aktivasyonunu yansıtır.(16) Son zamanlarda yapılan çalışmalar, artmış hücre adhezyon moleküllerinin preeklampside endotel disfonksiyonunun göstergesi olduğunu göstermiştir.(17) Hücre adhezyon molekülleri, lökosit- endotel ilişkisinde rol oynar ve yapılarına göre 3 gruba ayrılırlar. Bunlar; selektinler, integrinler ve immünoglobulin gen superfamilyasıdır. Selektinler, aktive endotel hücrelerin ve lökositlerin adhezyonunun erken basamaklarında rol oynar. İntegrin ve immünoglobülin gen superfamilyası daha sonraki basamaklarda rol oynar.(18) ICAM-1, immünoglobülin gen superfamilya hücre adhezyon moleküllerinden biridir. ICAM-1; monosit, lenfosit ve nötrofillerin aktive endotelyuma adhezyonunda önemlidir.(19) Bu moleküllerin endotel hücrelerinin aktivasyonunu gösteren çözünür şekilleri, ELİSA yöntemi ile serumda veya plazmada saptanabilir. Böylece bu moleküller endotel disfonksiyonunun bir göstergesi olarak kabul edilirler. Daha önce yapılan çalışmalarda da endotel hücrelerinin aktive olduğu neoplastik hastalıklarda, inflamatuar durumlarda ve diabet gibi metabolik hastalıklarda dolaşımda adhezyoın moleküllerinin konsantrasyonlarının arttığı gösterilmiştir.(20) Son yıllarda ICAM-1 ile ilgili çalışmalar dikkat çekmektedir. Gelecekte sICAM-1, bir çok hastalığın izleniminde yeni bir tanı aracı olabileceği gibi transplantasyon ve onkolojide immün sistemin düzenlenmesinde yardımcı olarak tedavide de kullanılabilecektir. Son yıllarda yapılan araştırmalar preeklampside endotel hasarının oluşum mekanizmasında ve devamında lökosit aktivasyonunun önemli rol oynadığını düşündürmektedir. Yapılan çalışmalarda lökosit aktivasyonunun göstergesi olan bazı maddelerin preeklamptik gebelerin kan örneklerinde belirgin olarak arttığı gösterilmiştir.(21) Preeklampside endotel hasarını tetikleyen mekanizmalar tam olarak bilinmemektedir, ancak nötrofil aktivasyonunun bu oluşumda önemli olduğu düşünülmektedir. Greer ve ark., nötrofil aktivasyonunun bir göstergesi olan nötrofil elastaz düzeyinin, preeklamptik gebelerin serumlarında yükseldiğini ve bu yüksekliğin maternal serumla sınırlı olduğunu göstermişlerdir.(22) Prieto ve arkadaşları, nötrofil aktivasyonunun belirteçleri olan defensin ve laktoferrin düzeylerinin normal gebelere oranla preeklamptik gebelerde anlamlı derecelerde arttığını göstermişlerdir.(23) Lyall ve ark. yaptıkları çalışmada preklampside, normal gebeler ile karşılaştırıldığında sadece vasküler cellüler adhesyon molekül-1 (VCAM-1) düzeyinin belirgin olarak artmış olduğunu; buna karşın E-selektin ve ICAM-1 düzeylerinin normal gebelerden farklılık göstermediğini saptamışlardır(21). Shin- Young Kim ve arkadaşları 2004’te yaptıkları çalışmalarında; ICAM-1, VCAM-1 ve E-selektin’nin hem normal hem de preeklamptik gebelerde serum düzeylerinin belirlenebildiğini gösterdiler, ancak tüm adhezyon moleküllerinin serum düzeylerini preeklamptik gebelerde daha yüksek olarak saptadılar ve özellikle VCAM-1’in preeklampsinin ağırlığını tahmin etmek için yararlı olabileceği kanısına vardılar.(24) Rigmor Austgulen ve ark.’nın 1997’de yaptıkları çalışmada sICAM-1, VCAM-1 ve E-selektin düzeyleri ile preeklampsi hastalığının aktivitesi arasında korelasyon gösterememişlerdir. Ancak her üç adhezyon molekülünün serum düzeylerini preeklamptik gebelerde normal gebeliklere göre daha yüksek saptamışlardır.(25) Djurovic ve ark.’nın 1997’de yaptıkları çalışmada, sICAM-1 düzeylerini preeklamptik gebelerde normal gebelere göre daha yüksek bulmuşlardır. Ancak bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildi. Serum VCAM-1 düzeyleri ise preeklamptik gebelerde anlamlı derecede yüksek bulunmuşlar (p<0.0001). Aynı çalışmada serum VCAM-1 düzeyleri; fetal büyüme gerilikli preeklamptik gebelerde, orta dereceli preeklamptik gebelere göre çok daha yüksek bulunmuş (p=0.03).(26) Zeisler H ve ark. 2001’de yaptıkları çalışmada preeklamptik gebelerde serum ICAM-1 ve VCAM-1’in ekspresyonunun arttığını göstermişlerdir. Özellikle platelet/endotel sellüler adhezyon molekül (sPECAM) düzeylerinin ciddi preeklampsinin gelişebilme olasılığını saptamada etkili olabileceği kararına varmışlar.(27) Airoldi L ve ark. preeklamptik gebelerde sICAM-1 düzeylerini gebelik haftaları eşit olan normal gebelere göre daha düşük saptamışlar ve preeklampside farklı immünolojik bir olayın olabileceği kanısına varmışlar.(28) Krauss T ve ark. 1997’de yaptıkları çalışmada, artmış sICAM-1 ve sVCAM-1 düzeylerinin preeklampsi gelişimi için temel risk faktörü olduğunu ve preeklampsi gelişme olasılığını saptamada prediktif değeri olabileceği kanısına vardılar. Preeklamptik gebelerde artmış adhezyon moleküllerinin hastalığın temelinde primer endotelyal hücre disfonksiyonu olduğunu ileri sürdüler.(29) Yaptığımız çalışmada; ağır preeklamptik hastalarımızda sICAM-1 düzeyini normal gebelerdeki serum düzeyine göre yüksek bulduk, ancak bu yükseklik istatistiksel olarak anlamlı değildi. Hastalarımızda intrauterin gelişme geriliği olan grupta ise sICAM-1 düzeyini anlamlı bir şekilde daha yüksek bulduk. 2002 yılında Chaiworapongsa T ve ark.’nın yaptıkları çalışmada preeklamptik gebelerde serum VCAM-1 düzeylerini artmış olarak saptamışlardır, buna karşın sICAM-1 ve sPECAM-1 düzeyleri açısından preeklamptik gebelerle normal seyirli gebeler arasında anlamlı fark saptamamışlar.(30) Çalışmamızda; daha önceki çalışmalarla uygun olacak şekilde sICAM-1 düzeyini preeklamptik hastalarda normal seyirli gebelere göre anlamlı düzeyde yüksek bulamadık (p: 0.055). Ancak IUGR’lı preeklamptik gebelerde sICAM-1 düzeyini IUGR’lı olmayan gebelere göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek saptadık (p: 0.029).
Sonuç
Ağır preeklamptik grupla normotansif grup arasında sICAM-1 düzeyleri arasında anlamlı fark bulunamadı. Ancak IUGR’lı ağır preeklamptik gebelerde sICAM-1 düzeyi anlamlı derecede yüksek bulundu. Bu durum önceki çalışmalarla uygunluk göstermektedir. sICAM-1 düzeyleri preeklampsi hastalığının aktivasyon derecesini göstermede yetersiz olabilir, ancak IUGR’li preeklampsili gebeliklerin takibinde yolgösterici olabilir şeklinde yorumlandı. Bu çalışmanın tarafımızdan literatüre katkı yapacağı kanısındayız ve bu konuda daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.
Kaynaklar
1. Robert JM, Taylor RN, Musci TJ, Rodgers GM, Hubel CA, Mc Laughlin MK. Preeclampsia: an endotelial cell disorder. Am J Obstet Gynecol 1989; 161: 1200-4.
2. Roberts JM, Redman CWG. Preeclampsia: more than pregnancy induced hypertension. Lancet 1993; 341: 1447-51.
3. Walsh SW. Preeclampsia: an imbalance in placental prostacyclin and thromboxane production. Am J Obstet Gynecol 1985; 152: 335-40.
4. Dürig P, Schneider H. Patophysiologie und pravention der praeklampsie. Arch Gynecol Obstet 1991; 249(suppl): S8-S15.
5. Walsh SW. Low dose aspirin: Treatment for the imbalance of increased thromboxane and prostacyclin in preeclampsia. Am J Perinat 1989; 6: 302-23.
6. Bevilacqua MP. Endothelial leukocyte adhesion molecules. Ann Rev Immunol 1993; 11: 767-804.
7. Damsky CH, Fitzgerald ML, Fisher S. Distribution patterns of extracellular matrix components and adhesion receptors are intricately modulated during first trimester cytotrophoblast differantiation along the invasive pathway in vivo. J Clin Invest 1992; 89: 210-22.
8. Lindenberg S. Experimental studies on the initial trophoblast endometrial interaction. Dan Med Bull 1991; 38: 371-80.
9. Marsuzch K, Ruck P, Geiselhart A, et al. Distribution of cell adhesion molecules on CD56++, CD3-, CD16-, large granular lymphocytes and endothelial cels in first trimester human decidua. Hum Report 1993; 8: 1203-8.
10. Zhou Y, Damsky CH, Chiu K, Roberts JM, Fisher SJ. Preeclampsia is associated with abnormal expression of adhesion molecules by invasive cytotrophoblast. J Clin Invest 1993; 91: 950-60.
11. Greer IA, Haddad NG, Dawes J, Johnstone FD, Calder AA . Neutrophil activation in pregnancy- induced hypertension. Br J Obstet Gynaecol 1989; 96: 978-82.
12. Vince GS, Starkey PM, Austgulen R, Kwiatkowski D, Redman CWG. Levels of interlukin 6, tumor necrosis factor and soluble tumor necrosis receptors in patients with preeclampsia. Br J Obstet Gynaecol 1995; 102: 20-25.
13. Commette on Technical Bulletins of the American College of Obstetricians and Gynecologists. ACOG Technical Bulletin. Hypertension in pregnancy. Int J Gynaecol Obstet 1996; 53: 175-83.
14. Shanklin DR, Sibai BM. Ultrastructural aspecs of preeclampsia: plasental bed and uterin boundary vessels. Am J Obstet Gynecol 1989; 161: 735-741.
15. Rodgers GM, Taylor RN, Roberts JM . Preeclampsia is associated with a serum factor that is cytotoxic to human endothelial cells. Am J Obstet Gynecol 1989; 159: 908-914.
16. Cunningham FG, Gant NF, Leveno KJ, Gilstrap III LC, Hauth JC, Wenstrom KD. Pathophysiolgy of preeclampsia and eclampsia syndrom. In: Cunngham FG (Ed). Williams Obstetrics. 21st ed. New York: Mc Graw- Hill; 2001; 568-9.
17. Roberts JM. Endothelial disfonction in preeclampsia. Semin Reprod Endocrinol 1998; 16: 5-15. 
18. Albelda SM, Smith CW, Ward PA. Adhesion molecules and inflamatory injury. FASEB J 1994; 8(8): 504-12. Review.
19. Osborn L, Hession C, Tizard R,  et al . Direct expression cloning of vascular cell adhesion molecule 1, a cytokine-induced endothelial protein that binds to limphocytes. Cell 1989; 187: 584-9.
20. Gearing AJH, Newman W. Circulating adhesion molecules in disease. Immunol Tuday 1993; 14: 506-12.
21. Lyall F, Greer IA, Boswell F, Mcara LM, Walker JJ . The cell molecule,VCAM-1, is selectively elevated in serum in preeclampsia: does it indicate the mechanism leucocyte activation? Br J Obstet Gynaecol 1994; 101: 485-7.
22. Greer IA, Dawes J, Johnston TA, Calder AA. Neutrophil activation is confined to the maternal circulation in pregnancy-induced hypertension. Obstet Gynecol 1991; 78: 28-32.
23. Prieto JA, Panyutich AV, Heine RP. Neutrophil activation in preeclampsia: are defensis and lactoferrin elevated in preeclamptic patients. J Report Med 1997; 42: 29-32.
24. Kim SY, Ryu HM, Yang JH, Kim MY, Ahn HK, Lim HJ, et al . Maternal serum levels of VCAM-1, ICAM-1 and E-selectin in preeclampsia. J Korean Med Sci 2004; 19: 688-92.
25. Austgulen R, Lien E, Vince G, Redman CW. Increased maternal plasma levels of soluble adhesion molecules (ICAM-1, VCAM-1, E-selectin) in preeclampsia. Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol 1997; 71: 53-8.
26. Djurovic S, Schjetlein R, Wisloff F, Haugen G , Berg K . Increased levels of intercellular adhesion molecules and vascular cell adhesion in preeclampsia. Br J Obstet Gynaecol 2005; 104: 466-70.
27. Zeisler H, Livingston JC, Schatten C, Tempfer C, Knoöfler M, Huslein P. Serum levels of adhesion molecules in women with pregnancy-induced hypertension. Wien Klin Wochenschr 2001 16; 113: 588-92.
28. Airoldi L, Gaffuri B, Rossi G, et al. Soluble intercellular adhesion molecule-1 serum profile in physiologic and preeclamptic pregnancy. Am J Reprod Immunol 1998; 39: 183-8.
29. Krauss T, Kuhn W, Lakoma C, Augustin HG. Circulating endothelial cell adhesion molecules as diagnostic markers for the early identification of pregnant women at risk for development of preeclampsia. Am J Obstet Gynecol 1997; 177: 443-9.
30. Chaiworapongsa T, Romero R, Yoshimatsu J, et al. Soluble adhesion molecule profile in normal pregnancy and preeclampsia . J Maternal Fetal Neonatal Med 2002; 12: 19-27.
Dosya / Açıklama
Grafik 1.
Ağır preeklamptik ve normotansif gebelerde sICAM-1 düzeyleri (p:0.55)
Grafik 2.
İntrauterin gelişme geriliği olan ve olmayan gebelerin
Tablo 1.
Ağır preeklamptik ve normotansif gebe grupları n›n demografik verileri.
Tablo 2.
Ağır preeklamptik ve normotansif gebe gruplarında doğum şekli ve sectio endikasyonları kıyaslaması.
Tablo 3.
Ağır preeklamptik ve normotansif gebe gruplarında neonatal morbidite kıyaslaması.