Ara

Bu bölümde sistem içerisindeki makaleler arasında arama yapabilirsiniz.

Dergi Kimliği

Online ISSN
1305-3132

Yayın Dönemi
1993 - 2021

Editor-in-Chief
​Cihat Şen, ​Nicola Volpe

Editors
Daniel Rolnik, Mar Gil, Murat Yayla, Oluş Api

Ağrı il merkezinde 2004 ve 2007 yıllarındaki doğumların karşılaştırılması

Ercan Yılmaz, Mustafa Kara, Bakiye Okumuş, Esra Aran

Künye

Ağrı il merkezinde 2004 ve 2007 yıllarındaki doğumların karşılaştırılması. Perinatoloji Dergisi 2008;16(1):26-30

Yazar Bilgileri

Ercan Yılmaz,
Mustafa Kara,
Bakiye Okumuş,
Esra Aran

  1. Ağrı Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi, Kadın Doğum Kliniği- Ağrı TR
Yayın Geçmişi
Çıkar Çakışması

Çıkar çakışması bulunmadığı belirtilmiştir.

Amaç
Ağrı merkezinde dört yıl süre ile hizmet veren hastanemizin sezaryen ve normal spontan vajinal doğum sayıları ile beraber doğum yapan olguların özelliklerini hastane kayıtlarını tarayarak paylaşmayı amaçladık.
Yöntem
Ağrı kadın doğum ve çocuk hastalıkları hastanesinde 2004 ve 2007 yıllarındaki doğum kayıtları retrospektif olarak tarandı ve doğum yapan hastaların yaş, olguların gravida,parite ve sezaryen endikasyonlarının yıllara göre dağılımı incelendi.
Bulgular
2004 yılı içerisinde toplam 3593 hastamız normal spontan vajinal yolla doğum yapan olgumuz, bu yıl içerisinde sezaryen sayımız 355 olarak saptandı. 2007 yılında 4439 hastamız normal spontan vajinal yolla doğum olgumuz, yine bu yıl içerisinde 658 hastamıza sezaryen ile doğum olgumuza uygulandı.
Sonuç
Ağrı merkezinde hizmet veren hastanemizin sezaryen oranları incelendiğinde tüm Türkiye ve dünyadaki gibi sezaryen oranında ve sayısında artış olduğu izlendi.
Anahtar Kelimeler

Sezaryen, Normal spontan vajinal doğum, endikasyon

Giriş
Beşyüz gram ve üzerindeki fetüslerin abdomen ön duvarı ve uterusa yapılan kesi ile abdominal yolla doğurtulması sezaryen doğum olarak bilinmektedir (1). Sezaryen ameliyatı, vaginal yolla doğumun mümkün olmadığı veya vaginal doğumun fetüs için risk taşıdığı durumlarda uygulanan alternatif bir doğum yöntemidir. Son yıllarda tüm gelişmiş ülkelerde sezaryen operasyon oranlarında sürekli bir artış gözlenmektedir (2). Bu progresif artışın en önemli nedenleri arasında uygulanan klasik sezaryen tekniğinin güvenilirliği, anestezi yöntemlerindeki gelişim ve kan ürünlerine ulaşım kolaylığı, operasyonlardaki genişleme nedeni sayılabilir (3). 1970 ve 1980’li yılların başlarında tüm dünyada sezaryen oranında progresif bir artış meydana gelmiştir (4). Sezaryen ile doğumdaki bu artışın nedenlerinin multifaktöryel olduğu bilinmektedir. Geçirilmiş sezaryenli kadın sayısındaki artış, artan yardımcı üreme tekniği uygulaması olarak artan çoğul gebelik oranları, intrapartum monitörizasyonun yaygın olarak kullanımı hekimlere getirilen etik ve yasal sorumluluklar bu nedenler içerisinde sayılabilmektedir (5). Amerika ve Avrupa ülkelerindeki sezaryen oranları değerlendirildiğinde, özellikle 1970’li yıllarda düşük seviyede olan sezaryen doğum oranları progresif bir artış göstererek 2000’li yıllarda en yüksek seviyeye ulaştığı izlenmiştir (6). Literatürde yapılan geniş hasta populasyonlu çalışmalar incelendiğinde sezaryen doğum için tercih edilen nedenler arasında distozi (ilerlemeyen travay), fetal sağlığın tehdit edilme şüphesi, malprezentasyon ve önceki sezaryen doğumlardır. İncelendiği zaman, geçirilmiş sezaryen nedeniyle yapılan sezaryen doğumların oranı %26.1, distozi %23, malprezentasyon %11.7, fetal distres %10.7, diğer endikasyonlar’ın (plasental bozukluklar, çoğul gebelik, fetal hastalıklar, maternal/psikolojik durumlar) oranı ise %28.5 olarak bildirilmiştir (7). Çalışmamızın amacı hastanemizin 2004-2007 yılları arasında gerçekleştirilen normal doğum, sezaryen ile doğum oranlarını ve endikasyonlarını incelemektir.
Yöntem
Çalışmamıza 2004 ve 2007 yılları arasında Ağrı merkez Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları hastanesinde doğum yapan hastaların yıllara göre demografik özellikleri, gravida ve parite durumu, doğum haftası, sezaryen endikasyonları, doğum ağırlıkları, yenidoğan cinsiyetleri retrospektif olarak tarandı. Olguların dosya kayıtlarından maternal yaş, parite, gestasyonel yaş, doğum ağırlığı ve bebek cinsiyetlerine ulaşıldı. Yıllara göre sezaryen oranları ile aynı zamanda sezaryen endikasyonları belirlendi. Çalışmanın verileri SPSS 13.0 istatistik programı ile analiz edildi. Verilerin analizinde ortalama değerler ve standart sapmalar heseplandı, sonuçların değerlendirilmesinde student's t test uygulandı.
Bulgular
Çalışmamıza Ağrı Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde 2004 ve 2007 yılları arasında doğum yapan 9025 hasta dahil edildi. Bu hastalar içerisinde 8032 hasta normal spontan vajinal yolla doğum yaparken, 993 hastaya sezaryen ile doğum uygulanmıştır. 2004 yılı içerisinde 3593 hastanın normal spontan vajinal yolla doğum, 335 hasta sezaryen ile doğum yaptığı ve 2007 yılında 4439 hastanın normal spontan vajinal yolla, 658 hastanın ise sezaryen ile doğum yaptığı tespit edilmiştir.2004 yılında toplam 1672 kız bebek dünyaya gelmişken erkek bebek sayısı 2256 olarak saptandı, 2007 yılında ise toplam kız bebek sayısı 2441 iken erkek bebek sayısı 2656 olarak tespit edilkdi. Bu veriler tablo 1’de özetlenmiştir. 2004 ve 2007 yılları arasında sezaryen ile doğum yapan hastaların demografik özellikleri değerlendirildiğinde, hastaların ortalama yaş değeri 22.26 ± 4.6 olup en genç hastamız 18, en yaşlı hastanın ise 44 yaşında olduğu tespit edildi. En düşük doğum ağırlığı 2620 gram, en yüksek doğum ağırlığı 4440 gram olarak saptandı ve ortalama yenidoğan ağırlığı 3154 ± 232.7 gram olarak değerlendirildi. Hastaların ortalama gravida değeri 1.74 ± 0.61, ortalama parite değeri ise 1.43 ± 0.61 olarak saptandı. Yıllara göre sezaryen istatistiğimiz incelendiğinde; 2004 yılında 335 (%9) hastaya, 2007 yılında 658 (%14) hastaya sezaryen ile doğum uygulandığı saptandı. Sezaryen endikasyonları incelendiğinde 2004 yılında, 268 hasta mükerrer sezaryen nedeniyle (%80), 14 hasta makat prezentasyon (%4), 8 hasta sefalopelvik uygunsuzluk (%2), 8 hasta fetal distres (%2) nedeniyle ve kalan hastalar ise diğer nedenler nedeniyle (plasenta dekolmanı, kol sarkması, kord sarkması, elektif, yüz geliş, transvers situs) sezaryene alınığı saptandı (%12). 2007 yılında 341 hastaya mükerrer sezaryen (%51), 75 hastaya makat prezentasyon (%11), 67 hastaya sefalopelvik uygunsuzluk (%10), 20 hastaya fetal distres (%8) ve diğer hastalara da diğer nedenlerle (plasenta dekolmanı, kol sarkması, kord sarkması, elektif, yüz geliş, transvers situs) sezaryen işlemi uygulandığı saptandı (%20). Bu bilgiler tablo-2’de özetlenmiştir.
Tartışma
Sezaryen ile doğum kadın doğum servislerinde en sık uygulanan cerrahi girişimlerden birisidir. Abdominal uterin insizyonla, ölü veya canlı bir fetusun doğurtulması olarak tanımlanan sezaryen, ABD'de en sık uygulanan operasyonlardan biridir (8). Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinde olduğu gibi ülkemizde de sezaryen doğum oranları gün geçtikçe artmaktadır. Ülkemizde Yumru ve ark.’nın yaptığı çalışmada sezaryen oranları eğitim hastanelerinde beş yıllık periyod içerisinde %100 oranında arttığı gösterilmiştir (9). Ülkemizde yapılan retrospektif çalışmalar incelendiği zaman özellikle üçüncü sınıf tedavi merkezlerinde sezaryen oranlarının %40’lara ulaştığı görülmekte, benzer çalışmalar değerlendirildiği zaman ise sezaryen oranlarının %15-35 arasında değiştiği izlenmektedir (10,11,12). Ülkemizden bildirilen Güney ve ark.’nın yaptığı benzer bir çalışmada üçüncü basamak bir tıp merkezinde beş yıllık periyod içerisinde sezaryen oranlarının %58’den %85’e kadar çıktığı bildirmiştir (2). Sezaryen endikasyonları içerisinde en sık bilinen nedenleri distosi, fetal distres, malprezentasyon ve önceki sezaryen doğumlar oluşturmaktadır. Bununla birlikte hastanın tipi ve olanakları, bireysel tıbbi yetenekler, sağlık sigortası durumu ve kadınların doğum şekli açısından düşünceleri ve yasal tıbbi etkiler sezaryen doğum oranlarını etkilemektedir (13). Özellikle gelişmiş ülkelerde ileri anne yaşı, sezaryen doğumların insidansını arttıran diğer bir önemli faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Normal spontan vajinal doğumlarda kullanılan epidural anestezinin doğumun ikinci evresini uzatarak sezaryen doğumların insidansını arttırdığı da unutulmamalıdır (14). Ülkemizde artan sezaryen oranlarının yanında Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinde’de yıllara göre artan sezaryen oranları bildirilmektedir. 1984’lü yılların başında Amerika’da sezaryen oranları %21 olarak bildirilmişken (15), 2001 yılında sezaryen oranının %24’lere kadar arttığı belirtilmiştir (16). Avrupa ülkelerinde ise sezaryen yüzdeleri değişmekle birlikte yıllara göre artış olduğu literatürde yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir. 1972 yılında %2.5 olan sezaryen insidansının, 2000’li yılların başında %21.3’e yükseldiği saptanmıştır (17). Bizim çalışmamızda da sezaryen oranları yıllara göre artan bir oranda geliştiği görülmüştür. Nonmedikal sezaryen tercihinde, doktorun veya hastanın vaginal doğumun pelvik tabanda zarara yol açtığı ve doktorun sezaryen ile doğumun vaginal doğuma göre fetal ve maternal morbiditede azalma sağladığı gibi düşünceleri etkili olabilmektedir. Bunlardan daha dramatik olarak, malpraktis kabul edilebilecek şekilde, ekonomik kaygılar, normal doğumun sezaryene göre daha fazla zaman alması, doğum seyri sırasında oluşabilecek komplikasyonlardan doktorun sezaryen yaparak kendini koruyabilme düşüncesi gibi nedenlerle nonmedikal sezaryen uygulanabilmektedir. Literatürde en sık sezaryen endikasyonu geçirilmiş sezaryen olup, bunu pelvik distosi, fetal distres ve makat prezentasyonu takip etmektedir (18). Bizim yaptığımız çalışmamızda 2004 yılında elektif sezaryen oranı %89 iken 2007 yılında bu oran %64 olarak kabul edilmiştir. Mükerrer sezaryen oranında bu düşüşün yanıltıcı olmaması gerekmektedir, çünkü eski sezaryen sayısında artış olmakla beraber genel hasta sayısında da artış saptanmıştır. Adelösan gebeliklerde maternal ve perinatal mortalite ve morbidite erişkin gebeliklere göre daha yüksektir. Gebeliğin indüklediği hipertansiyon, gebelikte yetersiz kilo alımı, anemi, plasenta previa, ablasyo plasenta, operatif vaginal doğum, sezaryen ile doğum, abortus, preterm doğum ve düşük doğum ağırlıklı fetüs bu gebeliklerde daha sıktır (19,20). Yüksek riskli olarak değerlendirilen bu yaş grubu gebeliklerin çalışmamızda yüksek oranda bulunmaktadır ve bu durum bölgemizde perinatal ve maternal komplikasyon oranlarını arttırabilir.
Sonuç
Sonuç olarak Ağrı gibi doğurganlık oranı yüksek ve sosyoekonomik durumu düşük olan illerde aile planlaması ve doğum kontrol yöntemi hizmetlerinin daha sağlıklı verilmesi, adolean gebelerin normal doğum için cesaretlendirilmesi, sigorta şirketleri, üniversite hastaneleri ve diğer yardımcı sağlık kuruluşlarının sezaryen hızını azaltıp vajinal doğum oranlarını arttıracak yasal düzenlemeleri yapmaları ilimizde ve diğer benzer şartlardaki illerde sezaryen oranlarını azaltacağı ve normal doğum oranlarını arttıracağı inancındayız.
Kaynaklar
1) Amirikia H, Zarewych , Evans TN.Cesarean section: a 15- year review of changing incidence, indications and risks.Am J Obstet Gynecol 1981;140:81-90.
2) Güney M, Uzun E, Oral B, Sarıkan İ, Bayhan G, Mungan .Kliniğimizde 2001-2005 yılları arasında sezaryen oranı ve endikasyonları.TJOD 2006; 3:4, 249-254.
3) Paterson-Brown S, Fisk NM.Caeserean section: Every woman’s right to choose? .Curr Opin Obstet Gynecol 1997; 9: 351-355. .
4) Kiran UTS, Jayawickrama NS.Who is responsible for the rising cesarean section rate? .J Obstet Gynecol 2002; 22: 363-365.
5) Gamble JA, Creedy DK.Women’s request for a cesarean section: A critique of the literature.Birth 2000; 27: 256-263. . 6) Treffers PE, Pel M.The rising trend for caesarean section rate.BMJ 1993, 307: 1017-1018.
7) Anderson GM, Lomas J.Determinants of the increasing cesarean birth rate. Ontario data 1979 to 1982. N Eng J Med 1984; 311: 887-892.
8) Gabert HA, Bey M.History and development of cesarean operation.Obstet Gynecol Clin North Am 1998; 15:591-598. . 9) Yumru E, Davas İ, Baksu B, Altıntaş A, Altın A, Mert M.1995-1999 yılları arasında Sezaryen operasyonları endikasyonları ve oranları. .Perinatoloji Dergisi 2000; 8: 94-98..
10) Karaosmanoğlu S, İnan A, Baysal C, Görgen H.Yükselen Sezaryen oranları ve olgularımız.Zeynep Kamil Tıp Bülteni 1990; 607-613.
11) Önderoğlu L, Deren Ö, Ayhan A, Gürgan T.Vaginal doğum mu? Sezaryen mi? .Hacettepe Tıp Dergisi 1999; 30: 61-65..
12) Bayhan G, Yalınkaya A, Yayla M, Yalınkaya Ö, Erden AC.Kliniğimizde 1995-1999 Yılları arasında yapılan sezaryenlerin ve sezaryen esnasında yapılan diğer Operasyonların değerlendirilmesi.Medikal Network Klinik Bilimler ve Doktor Dergisi 2000;6:249-251.
13) Quinlivan JA, Petersen RW, Nichols CN.Patient preference the leading inidication for elective cesarean section in public patients-Results of 2- year prospective audit in a teaching hospital. .Aust NZ J Obstet Gynaecol 1999, 39: 207-214. 14) Patel RR, Peters TJ, Murphy DJ.Prenatal risk factors for Caesarean section. Analyses of the ALSPAC cohort of 12 944 women in England.Int J Epid 2005; 34: 353-367. .
15) Rutkow IM.Obstetrics and Gynecologic operation in the United States, 1979 and 1984.Obstet Gynecol 1986; 67: 755-759.
16) Martin JA, Hamilton BF, Ventura SJ et al.Births: Final data for 2001. Natl Vital Stat Rep 2002; 51: 1-102.
17) Kolas T, Hofoss D, Daltveit AK, et al.Indications of cesarean deliveries. .Am J Obstet Gynecol 2003; 188: 864-870. . 18) Mutryn CS.Psychosocial impact of caesarean section on the family: A literature review. Soc Sci Med 1999; 37: 1271- 1281..
19) Scholl TO, Hediger ML,Belsky DH.Prenatal care and maternal health during adolescent pregnancy: a review and meta-analyses. .J Adolesc Health 1994; 15: 444-449.
20) Hediger ML, Scholl TO, Schall JI, et al.Young maternal age and preterm labor.Ann Epidemiol 1997; 7: 400-412..
Dosya / Açıklama
Tablo 1.
Normal spontan vajinal doğum ve sezaryen ile doğumların yıllara göre dağılımı.
Tablo 2.
Sezaryen endikasyonlarının dağılımı.