Ara

Bu bölümde sistem içerisindeki makaleler arasında arama yapabilirsiniz.

Dergi Kimliği

Online ISSN
1305-3132

Yayın Dönemi
1993 - 2021

Editor-in-Chief
​Cihat Şen, ​Nicola Volpe

Editors
Daniel Rolnik, Mar Gil, Murat Yayla, Oluş Api

Kadınların doğum şekli tercihlerini etkileyen faktörler

Fatma Deniz Sayıner, Nebahat Özerdoğan, Sevgi Giray, Emine Özdemir, Ayşegül Savcı

Künye

Kadınların doğum şekli tercihlerini etkileyen faktörler . Perinatoloji Dergisi 2009;17(3):104-112

Yazar Bilgileri

Fatma Deniz Sayıner1,
Nebahat Özerdoğan1,
Sevgi Giray1,
Emine Özdemir2,
Ayşegül Savcı3

  1. Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Eskişehir Sağlık Yüksek Okulu- Eskişehir TR
  2. Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi, Cerrahi Kliniği- Ankara TR
  3. Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Sağlık Yüksek Okulu- Kütahya TR
Yayın Geçmişi
Çıkar Çakışması

Çıkar çakışması bulunmadığı belirtilmiştir.

Amaç
Bu çalışma kadınların doğum şekli tercihlerini ve bunu etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem
Araştırma; Eskişehir Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ile Eskişehir Kadın Hastalıkları Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde gerçekleştirildi. Tanımlayıcı olarak yapılan bu çalışmada; Temmuz-Ağustos 2006 tarihleri arasında Çarşamba ve Perşembe günleri hastanelerin doğum servislerinde bulunan loğusalar ve hastane polikliniklerine başvuran gebelerden, araştırmayı kabul eden 500 kadın çalışma grubunu oluşturdu. Verilerin toplanmasında kişilerin demografik, obstetrik öykülerini ve doğum şekli tercihlerini belirleyen soruların yer aldığı veri toplama formu kullanıldı.
Bulgular
Katılımcıların sezaryen doğumu tercih oranı %24.4’tü. Kadınların doğum tercihleri ile yaş, eğitim durumu, gelir durumu, evlenme yaşı, tercihlerle ilgili bilgi alma durumu ve obstetrik öykülerinde yer alan yaşayan çocuk sayısı, önceki doğum sayısı ve abortus deneyimleri değerlendirildiğinde aralarında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulundu (p<0.05).
Sonuç
Çalışmamızda kadınların yaklaşık beşte biri sezaryen doğumu tercih etmektedirler. Bu tercihin nedenlerinin başında %47 oranı ile hekim yönlendirmesi olduğunu ifade etmişlerdir. Kadınlar, normal doğumu tercih nedenlerinin başında da %35 oranı ile normal doğumun daha sağlıklı olduğunu düşündüklerini belirtmişlerdir.
Anahtar Kelimeler

Sezaryan, Vaginal doğum, Doğum yöntemi

Giriş
Kadınlar gebelik süresince doğum şeklinin nasıl olacağı ile ilgili endişe yaşarlar. Gebelik ve doğum fizyolojik bir olay olmakla birlikte kadın için önemli bir stres kaynağıdır. Anne adayı kendisi için bilinmeyen doğum olayının meydana geleceği anı korku ve heyecanla beklerken, annelik içgüdülerini ve bir canlı dünyaya getirmenin gururunu da bir arada yaşar. Özellikle ilk gebeliğinde bir kadın tanımlayamadığı birçok yeni hissi bir arada yaşamakta ve doğumda neyle karşılaşacağını bilememektedir. Kadınlar doğum şeklini belirlerken, sezaryenin mi yoksa normal doğumun mu daha iyi olacağına karar verememektedir. Karar verme süreci birçok faktörden etkilenebilmektedir. Kadınlara bu süreçte verilecek destek ve bilgilendirme ile onların daha sağlıklı ve doğru tercih yapmaları sağlanabilir. Gebeler özellikle son trimestırda normal doğum ve sezaryen doğum ile ilgili olarak yeterince bilgilendirilmelidir. Sezaryen doğum, 500 g üzerindeki fetüsün abdomen duvarına ve uterusa yapılan bir kesi ile abdomen duvarından çıkarılmasıdır.(1,2) Önceleri sezaryen, ölmek üzere olan bir kadından, yaşayan fetüsü çıkarmak amacıyla yapılırken daha sonraki dönemlerde antibiyotiklerin bulunması, cerrahi tekniklerin gelişmesi ve güvenli kan transfüzyonu ile geniş bir endikasyon tablosuna sahip olmuştur.(2) Malprezentasyon, plasenta previa, antepartum kanama, plasenta akreta, uzamış doğum eylemi, acil sezaryen, uterin rüptür, erken doğum eylemi, düşük doğum ağırlığı, gebelik yaşının küçük olması ve ikinci doğumlardaki ölü doğumlar sezaryen endikasyonlarını oluştururken; annenin isteği üzerine gerçekleşen sezaryenler, sezaryen endikasyonları sıralamasında ilk sıralarda yer almaktadır.(3) Ancak sezaryen doğumun maternal mortalite ve morbidite ile perinatal morbidite riskini arttırdığı bilinmektedir.(4) Diğer taraftan maliyetinin yüksek olması da ülke ekonomilerine ciddi yük getirmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde vajinal doğuma kıyasla sezaryen operasyonlarına %50 daha fazla para harcandığı ve bunun ülkeye yılda bir milyar dolardan fazlaya mal olduğu bildirilmiştir.(5) Artan maliyeti ve risklerine rağmen son yıllarda tüm gelişmiş ülkelerde sezaryen operasyon oranlarında %5 ten %20 ye kadar çıkan bir artış gözlenmektedir.(6,7) Sezaryen oranlarındaki artışın nedenleri arasında gebelik yaşının ilerlemesi, parite sayısının azalması, görüntüleme tekniklerinin gelişmesi, elektronik fetal monitörün yaygınlaşması, yardımcı üreme tekniklerinin yaygın kullanımı, malpraktis, medikolegal problemler ve bu nedenlerle müdahaleli doğum komplikasyonlarından kaçınma isteği ve ayrıca sosyal nedenler gibi faktörler etkili olmaktadır.(6,8,9) Sezaryen prevalansının artışı uluslar arası bir sağlık sorunu olarak tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2002 yılında belirlediği sezaryen oranı %10-15 iken bu oran Amerika’da %27.3 Hindistan’da %41 Nijerya’da %22.8, Türkiye’de ise %37’dir.(10,11) Normal doğum sürecine ağırlık verilerek sezaryen oranlarını azaltmak ve gereksiz girişimleri önlemek amacıyla ebeler ülkelerinin doğum politikalarında önemli bir rol üstlenebilirler. Gebeliği süresince kaliteli bir ebelik bakımı alan kadınların, antenatal dönemde daha az hastaneye yattığı, travay indüksiyonuna daha az ihtiyaç duyduğu, doğumlarında daha az analjezi ve anesteziye başvurulduğu, ağrıyla baş etmede nonfarmakolojik yöntemlerin daha fazla kullanıldığı, spontan doğum oranlarında artma ve ayrıca sezaryen oranlarında azalma olduğu iyi kalitede çalışmalarla kanıtlanmıştır.(12) Dünyada sezaryen oranlarındaki hızlı artışın önemli nedenlerinden birisinin; gebelere yeterli düzeyde ebelik bakımı verilememesi görüşü tüm dünyada kabul görmektedir. Günümüzde innatal dönemle ilgili güncel ebelik uygulamalarının temel amacı: ağrı ve anksiyete düzeyi az ya da olmayan, pelvik tabanının korunduğu vaginal doğumlar yaptırmaktır. Çalışmamızda kadınların doğum tercihleri ve bu tercihleri etkileyen faktörler değerlendirilmiştir.
Yöntem
Araştırma; Eskişehir Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi ile Eskişehir Kadın Hastalıkları Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde gerçekleştirildi. Tanımlayıcı olarak yapılan bu çalışmada; Temmuz-Ağustos 2006 tarihleri arasında Çarşamba ve Perşembe günleri hastanelerin doğum servislerinde bulunan loğusalar ve hastane polikliniklerine başvuran gebelerden, araştırmayı kabul eden 500 kadın çalışma grubunu oluşturdu. Verilerin toplanmasında kişilerin demografik, obstetrik öykülerini ve doğum şekli tercihlerini belirleyen soruların yer aldığı veri toplama formu kullanıldı. Veriler yüz yüze görüşme tekniği ile elde edildi ve formun doldurulması için gereken zaman ortalama 10 dakikaydı. Araştırma için kurumlardan resmi izin alındı ve katılımcılar araştırma konusunda bilgilendirildikten sonra onam formu imzalatıldı. Veriler, Statistical Package for the Social Science (SPSS) 13.0 for Windows Programme kullanılarak değerlendirildi. Değerlendirmede; yüzdelik ve ki-kare analiz tekniğinden yararlanıldı.
Bulgular
Çalışmaya katılanların sezaryen doğumu tercih oranı %24.4’tür. Katılımcıların %50.8’i lise ve üzeri eğitim düzeyine sahip olup, %59.4’ü çalışmamakta ve %76.8’inin gelir durumu 1000 TL’nin altındadır. Çalışmaya katılan kadınların %20’sinin evlenme yaşı 18 ve altı olup, %44.6’ sının evlilik süresi 11 yıl ve üzeridir (Tablo 1). Araştırmaya katılan kadınlardan, sezaryeni tercih eden grubun %62'si ve normal doğumu tercih edenlerin ise %51'ini 30-39 yaş grubu kadınlar oluşturmaktadır. Doğumun yapıldığı yaş arttıkça sezaryen tercih oranı da yükselmekte idi. Doğum tercihleri ile katılımcıların yaş grupları arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede, aralarındaki fark anlamlı bulundu (p<0.05). Araştırma grubundaki kadınların eğitim durumları ile doğum tercihleri arasında yapılan değerlendirmede ise, lise ve üzeri eğitim alanların, sezaryen doğumu tercih edenlerin %60'ını oluşturduğu, eğitim düzeyi daha yüksek olanların daha fazla sezaryeni tercih ettikleri saptandı ve yapılan istatistiksel değerlendirmede aralarındaki fark anlamlı olarak belirlendi (p<0.05). Çalışmaya dahil edilen kadınlardan normal doğumu tercih eden grubun %80’inin gelirlerinin 1000 TL’nin altında olduğu tespit edildi. Katılımcıların gelir durumları ile doğum tercihleri arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede, aralarındaki fark anlamlı bulundu (p<0.05). Normal doğumu tercih eden kadınların %61'i çalışmamakta olup, %47'sinin evlilik süresi 11 yıl ve üzeridir. Doğum tercihleri ile katılımcıların çalışma durumları ve evlilik süreleri arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede, aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (p>0.05) (Tablo 2). Kadınların evlenme yaşları ile doğum tercihleri arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede, aralarındaki fark ileri derecede anlamlıydı (p<0.001); sezaryen doğumu tercih eden grubun %92'sinin evlenme yaşının 19 ve üzeri olduğu saptandı. Çalışmaya katılanlardan sezaryen doğumu tercih eden grubun %67'si devlet hastanelerini seçerken, %33'ü özel hastaneleri tercih etmiştir. Katılımcıların doğum tercihleri ile doğum yapacakları yer tercihleri arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede, aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı tespit edilmiştir (p>0.05) (Tablo 2). Araştırmaya katılan kadınların doğum tercihleri ile bu tercihler hakkında bilgi alma durumları arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede, aralarındaki fark anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Yapılan değerlendirmede; normal doğumu tercih eden kadınların %65’i, sezaryeni tercih edenlerin ise %79'u sağlık personelinden bilgi aldıklarını belirtirken, tüm katılımcıların %15'inin doğum tercihleri ile ilgili bilgi almamış olduğu tespit edilmiştir. Katılımcıların doğum tercihleri ile yaşayan çocuk sayıları ve önceki doğum şekilleri arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede aralarındaki fark ileri derecede anlamlı bulunmuştur (p<0.001). Sezaryen doğumu tercih eden kadınlardan hiç yaşayan çocuğu bulunmayanların oranı %18 iken, normal doğumu tercih edenlerde aynı grubun oranı sadece %9’du. Önceki doğum şekli normal olan grubun bir sonraki doğum tercihi %63 oranı ile yine normal doğum iken, önceki doğum şekli sezaryen olanların normal doğum tercihleri %18 olarak bulunmuştur. Sezaryen doğumu tercih eden katılımcıların %43'ünün önceki doğum şeklinin normal doğum olduğu ortaya konmuştur. Kadınların obstetrik öykülerindeki abortus varlığı ile doğum tercihleri karşılaştırıldığında aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Sezaryen doğumu tercih edenlerin %39’unun obstetrik öykülerinde abortus olduğu ve bu oranın normal doğum tercih edenlerde %25 olduğu belirlenmiştir. Çalışmaya katılan kadınların doğum tercihleri ile gebelik sayıları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05). Çalışmamızda araştırmaya katılan kadınların sezaryen doğumu tercih nedenleri; %47 hekim isteği, %19 kendi isteği, %18 normal doğum korkusu, %11 miad geçmesi, %5 oranında ise sezaryen doğumun daha sağlıklı olduğunun düşünülmesi olarak tespit edilmiştir. Normal doğumu tercih edenlerin tercih nedenleri ise; %35 normal doğumun daha sağlıklı olduğunun düşünülmesi, %18 hekim isteği, %16 hastanede kendiliğinden gerçekleşmesi, %14 kendini çabuk toplama isteği, %10 annelik içgüdüsünü arttırmak, %7 ise ekonomik sebepler olarak sıralanmaktadır (Tablo 2).
Tartışma
Sezaryen prevalansının artışının uluslar arası bir sağlık sorunu olarak tanımlanmasına rağmen, son 25 yılda tüm dünyada sezaryen doğum oranlarında hızlı bir artış görülmektedir.(13) Ülkemizde sezaryen doğum oranı Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması (TNSA) 2008 verilerine göre %37 olup; bu oran kentlerde %42 kırsal bölgelerde %24 olarak bildirilmiştir. Sezaryen ile doğum hızı, TNSA 2003’e (%21) göre büyük ölçüde yükselmiştir. Sezaryen ile doğum yapma olasılığı annenin yaşıyla birlikte artarken, ilk doğumların %45’inin sezaryen ile yapıldığı bildirilmektedir. Sezaryen ile doğum hızı, eğitim ve refah düzeyiyle birlikte artmaktadır. En yüksek eğitim ve refah düzeyinde yüzde 60 veya üzeri olan sezaryen oranının, en düşük eğitim ve refah düzeyinde gerçekleşen sezaryenle doğumların üç katından daha fazla olduğu belirlenmiştir.10 Araştırmamızda tüm katılımcıların sezaryen doğum tercih oranı %24.4’tür. Bektaş'ın İstanbul'da gerçekleştirdiği tez çalışmasında kadınların sezaryeni tercih oranı %16 olarak saptanırken,(14) yine ülkemizde yapılan bir başka çalışmada %22.6 olarak belirlenmiştir.(13) Yurtdışında yapılan çalışmalarda Taffel ve Lydon sezaryen oranını %23 olarak saptamışlardır.15,16 Çalışmamızda kadınlardan, sezaryeni tercih eden grubun %62’sini 30–39 yaş grubu kadınlar oluşturmaktadır. Ayrıca katılımcılardan lise ve üzeri eğitim alanların, sezaryen doğumu tercih edenlerin %60’ını oluşturduğu görülmekte olup; bu sonuçlar yapılan istatistiksel değerlendirmede anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Kadınların evlenme yaşları ile doğum tercihleri arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede, aralarındaki fark ileri derecede anlamlı bulunmuş (p<0.001), sezaryen doğumu tercih eden grubun %92’sinin evlenme yaşının 19 ve üzeri olduğu ortaya konmuştur. Yapılan çalışmalarda anne yaşı ve annenin eğitim durumu arttıkça sezaryen doğum oranının arttığı belirtilmiştir.(8,10,17,18) Duman ve ark.’nın yaptığı çalışmada kadınlarda eğitim seviyesi arttıkça sezaryen oranının arttığı tespit edilmiştir.(19) Taffel çalışmasında gebelik yaşının yükselmesi, gebe kalma yaşının ertelenmesi, sosyo-kültürel ve eğitim düzeyinin yükselmesinin sezaryen oranını arttırdığını belirtmiştir.(15) Ülkemizde yapılan bir çalışmada eğitim, ekonomik ve sosyal sorunlar gibi nedenlerle evlilik yaşının geciktiği ve buna bağlı olarak 35 yaş üzeri doğumlarda artış olduğu bildirilmiştir. Aynı çalışmada 35 yaş ve üzeri gebelerin toplam sezaryen oranları içindeki oranların %15’ini oluşturmasına dikkat çekilmiştir.(20) Bizim çalışmamızla paralellik gösteren bu sonuçların, toplumda 35 yaş ve üzeri gebe oranlarının artması ve yardımcı üreme tekniklerindeki ilerlemeler ve bu tekniklerin daha yaygın kullanılabilmesinden kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Çalışmaya dâhil edilen kadınlardan normal doğumu tercih eden grubun %80’inin gelirlerinin 1000 TL’nin altında olduğu tespit edilmiştir ve bu sonuç istatistiksel değerlendirmede anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Ayrıca çalışmamızda normal doğumu tercih eden kadınların %61’inin çalışmadığı görülmüştür. Hildingsson ve arkadaşlarının çalışmasında ekonomik düzeyi düşük olan kadınların sezaryeni tercih ettiği bildirilirken, Yaşar ve ark. çalışmalarında ekonomik düzeyin yükselmesinin sezaryen oranını arttırdığını belirtmişlerdir.(8,21) Sezaryen doğum, yüksek morbidite ve mortalite riski ile ilişkilendirilmekte ve sonraki doğumlar için tehlike oranını ve doğum sonrası bakım hizmetlerini dolayısıyla maliyeti arttırmaktadır.(10,18,22) Bunların yanında sezaryen doğumun ülke ekonomilerine ciddi ekonomik yük getirdiği yapılan birçok çalışma ile ortaya konmuştur. Normal doğuma kıyasla sezaryen operasyonları için en az %50 daha fazla para harcanmakta olduğu bildirilmiştir.(5,23) Normal doğuma kıyasla, sezaryen doğumda hastanede kalma süresi, komplikasyon gelişmesi sonucu kullanılacak ek tedavi ve uygulamalar daha fazla olacağından hastane maliyeti de artmaktadır. Gelir durumu düşük ya da sosyal güvencesi olmayan insanlar için sezaryen doğumda sağlık giderinin fazla olmasının onların normal doğumu daha fazla tercih etmelerine sebep olabileceğini düşündürmüştür. Yapılan çalışmalarda özel sigortalı olmak ve doğumunu özel hastanede yapıyor olmanın da sezaryen oranını arttırdığı belirtilmesine rağmen çalışmamızda doğum tercihleri ile doğum yapılacak yer tercihi arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede aralarındaki fark anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Konakçı ve Kılıç sezaryen doğumu etkileyen sebepleri, kadınların eğitim durumu ve sosyoekonomik düzeyinin artışının yanında büyük şehirde yaşamak ve özel hastanelerde doğum yapmak olduğunu belirtmişlerdir.(7) Özel hastaneyi tercih eden kadınların, sezaryen doğumu tercih etme oranlarındaki artışın gelir durumları ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Çalışmamızda; primipar kadınlarda sezaryen doğumu tercih oranının normal doğuma oranla iki kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca önceki doğum şekli normal olan grubun bir sonraki doğum tercihi %63 oranı ile yine normal doğum iken, önceki doğum şekli sezaryen olanların normal doğum tercihleri %18 olarak bulunmuştur. Katılımcıların doğum tercihleri ile yaşayan çocuk sayıları ve önceki doğum şekilleri arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede aralarındaki fark ileri derecede anlamlı bulunmuştur (p<0.001). Yaşar ve arkadaşlarının “primipar kadınların doğum tercihleri ve bunu etkileyen faktörler” adlı çalışmalarında primipar kadınlarda normal doğum yapma oranı %34, sezaryen oranı ise %65.9 olarak belirtilmiştir. Aynı çalışmada normal doğum yapan kadınların %86.9’u tekrar normal doğum yapmak istediklerini belirtirken, sezaryen doğum yapanların %45.4’ünde bir sonraki doğumlarında normal doğum yapmak istedikleri ortaya konmuştur.(8) Yurtdışında yapılan bir araştırmada bir sonraki doğum tercihi incelendiğinde normal doğum yapan kadınların %90’ı bir sonraki doğumunda tekrar normal doğum yapmak istediğini belirtmiş, sezaryen olanların ise %77’si bir sonraki doğumda normal doğum istemiştir.(24) Ülkemizde yapılan bir çalışmada ise normal doğum yapan kadınların tekrar normal doğum tercih etme oranı %86.9, sezaryen olanların ise sonraki doğumda normal doğumu tercih etme oranı %45.4 olarak bulunmuştur.(25) Ayrıca bizim çalışmamızda da sezaryen doğumu tercih eden katılımcıların %43’ünün önceki doğum şeklinin normal doğum olduğu belirlenmiştir. Sezaryen oranlarını arttıran sebeplerden bir tanesi de bir kere sezaryen ile doğum yapmış olmanın sonraki doğumlarda da sezaryen endikasyonu oluşturmasıdır. Oysa son zamanlarda yapılan klinik uygulamalar, eski sezaryenlerin %60-80’inin vajinal doğum yapabileceğini ortaya koymuştur.(25,26) Araştırmamızda, sezaryen doğumu tercih edenlerin %39’unun obstetrik öykülerinde abortus olduğu ve bu oranın normal doğum tercih edenlerde %25 olduğu ortaya konmuştur ve bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.05). Hekimlerin doğum tercihleri ile ilgili çalışmalar kadın doğum hekimlerinin %91’inin vajinal doğumdan yana olmalarının yanında yaklaşık yarısının hastaların sezaryeni tercih etme hakları olduğunu düşündüğü ancak karar aşamasında olguların tercihinden çok kendi tercihleriyle doğum şeklini belirlediklerini göstermiştir.26,27 TNSA’na göre 2008 öncesindeki beş yıl içinde meydana gelen doğumların yüzde 64’üne doktor; yüzde 27’sine de, ebe ve/veya hemşire yardımcı olmuştur. Ayrıca TNSA-2008 öncesindeki beş yıllık dönemde doğum yapan annelerin yüzde 92’sinin son doğumlarının gebeliği sırasında bir sağlık personelinden doğum öncesi bakım hizmeti aldığı görülmektedir. Doğum öncesi bakımın hemen tamamının doktordan alınmış olması dikkati çekmektedir. Ayrıca raporda; doktorlar tarafından takip edilen gebelerde sezaryen oranının ebeler tarafından takip edilen gebelere göre daha yüksek olduğu bildirilmiştir.(10,28) Bütün bu sonuçlar son yıllarda artan sezaryen oranlarında kişisel tercihin ne derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Kadının sezaryen doğumu kendi isteğiyle tercih etmesi üzerinde durulması gereken bir konudur. Çünkü Hollanda gibi gelişmiş ülkelerde sezaryen oranlarının düşük olması, bu ülkelerde kadının prekonsepsiyonel dönemden doğum sonu döneme kadar nitelikli ve kaliteli bakım, izlem, eğitim ve danışmanlık hizmeti almasının sonucudur.(27,29,30) Kadının sezaryen kararında hekim etkisini araştırmak üzere yapılan başka bir çalışmada, anne isteminin aslında önemli bir oranda doktor yönlendirmesi olduğu, annelerin öncelikle bebekleri için doğru ne ise onun yapılmasını istediklerini ortaya koymuştur. Sayın ve ark.’nın çalışmalarında sezaryen doğum tercih nedenlerinin başında kadınların doğum ağrısını çekmekten ve bebeğe travma olmasından korkmaları, sosyal nedenler ve hekim önerisi gelmektedir.(28) İtalya’da yapılan bir araştırmada ebelerin %65’i sezaryen oranlarını yüksek bulurken, hekimlerin sadece %34’ü oranların yüksek olduğunu düşünmektedir.(23) Araştırmamızda kendi isteğiyle sezaryen doğumu tercih oranı %19’dur. Ülkeler arasında farklılık gösteren bu oran İrlanda’da %2, İngiltere’de %7, Amerika’da %46 dır.21 Ülkemizde yapılan diğer çalışmalarda kendi isteği ile sezaryen doğum tercih oranını Güngör ve ark.ı %26.8, Özkaya ise %11.3 olarak saptamışlardır.(29,30) Amerikan Kadın Doğumcular Birliği (ACOG) 9 Mayıs 2006’da bu doğrultuda yaptığı açıklamada sezaryenlerin isteğe bağlı olarak değil tıbbi nedenlere bağlı olarak yapılması gerektiğini belirtmiştir.(31) Sağlık Bakanlığı anne sağlığını korumak amacıyla ülke genelinde kamu ve özel sağlık kuruluşlarında doğum eylemi ve sonuçlarının izlenmesi çalışmalarına başlamıştır. Bu çerçevede sezaryen endikasyonları ve sonuçlarının izlenmesi de önemlidir. Modern doğum hekimliğince önerilen tıbbi gerekçe ve endikasyonlara uyulması, hasta dosyalarına kayıtların belirli bir formda ve uygulama birliği içinde, detaylı ve doğru olarak yazılması, istatistiklerin düzgün tutulması ve etik kurallara uyulması bu hedefe ulaşmayı sağlayacak en önemli önlemlerdir.(32)
Sonuç
Çalışmamızda araştırmaya katılan kadınların sezaryen doğumu tercih nedenleri; hekim isteği, kendi istekleri, normal doğumdan korkmaları, miad geçmesi ve sezaryen doğumun daha sağlıklı olduğunu düşünmeleri olarak tespit edilmiştir. Sezaryen doğum tercih nedenlerinde hekim isteğinin ilk sırada yer alması dikkat çekicidir. Normal doğumu tercih edenlerin tercih nedenleri ise; normal doğumun daha sağlıklı olduğunu düşünmesi, hekim isteği, hastanede kendiliğinden gerçekleşmesi, kendini çabuk toplama isteği, annelik içgüdüsünü arttırmak ve ekonomik sebepler olarak sıralanmaktadır. Sezaryen doğum oranlarının azaltılarak, toplumun normal doğuma teşvik edilmesi hem kadın sağlığı hem de ülke ekonomisine getirdiği maliyet açısından çok önemlidir. Bu anlamda toplum sağlık profesyonelleri tarafından bilinçlendirilmeli, tedavi hizmetlerinin ağırlık kazanmaya başladığı sağlık politikalarına dayanan ülkemiz sağlık sisteminde daralan ebelik ve hemşirelik rolleri genişletilmelidir. Kadının kendi doğumu ile doğru tercihi yapması, prekonsepsiyonel dönemden doğum sonu döneme kadar nitelikli ve kaliteli bakım alması, alternatif doğum, doğum ağrısı ile baş etme ve gevşeme teknikleri konusunda yeterli danışmanlık hizmetinden yararlanması ile daha sağlıklı olacaktır. Bu anlamda toplum sağlık profesyonelleri tarafından bilinçlendirilmeli, tedavi hizmetlerinin ağırlık kazanmaya başladığı sağlık politikalarına dayanan ülkemiz sağlık sisteminde daralan ebelik ve hemşirelik rolleri genişletilmelidir.
Kaynaklar
1. Amirika H, Zarewych B, Evans TN. Caesarean section: a 15 year rewiew of cahnging incidence, indications and risks. Obstet Gynecol 1981; 140: 81-90.
2. Todman D. A history of caesarean section: From ancient world to the modern era. Obstet Gynecol 2007; 47: 357-61.
3. Menard KM. Caesarean delivery rates in the United States: The 1990s. Obstet Gynecol Clin North Am 1999; 26: 275-86.
4. Finkler MD, Wirtschafter DD. Why pay extra for cesarean section deliveries? Inquiry 1993; 30: 208-15.
5. Güney M, Uzun E, Sarıkan İ, Bayhan G, Mungan T. Kliniğimizde 2001-2005 yılları arasında sezaryen oranı ve endikasyonları. Türk Jinekoloji-Obstetrik Dergisi 2006; 3; 249-54.
6. Ralp W, Hale MD, Danford D. Sezaryen Seksio? New York-İstanbul Barış Kitabevi; 1994. p. 694-709.
7. Konakçı S, Kılıç B. İzmir'de sezaryen sıklığı ve buna etki eden faktörler. Türkiye Klinikleri Jinekoloji-Obstetrik Dergisi 2004; 14: 88-95.
8. Yaşar Ö, Şahin F, Coşar E, Köken N. G, Cevrioğlu AS. Primipar kadınların doğum tercihleri ve bunu etkileyen faktörler. Türkiye Klinikleri Jinekoloji-Obstetrik Dergisi 2007; 17: 414-20.
9. Cebesoy F B, Balat Ö, Kutlar İ, Dikensoy E. Sezaryen sonrası postpartum kanama neden ve sonuçların analizi. GaziantepTıp Dergisi 2008,15-17.
10. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı/Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ve Devlet Planlama Teşkilatı. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması. Ankara-Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2008 Verileri; 2009.
11. İngeç M, Kumtepe Y, Özdiller O, Coşgun S, Kadanalı S. Sezaryan sonrası vajinal doğum. Türkiye Klinikleri Jinekoloji-Obstetrik Dergisi 2004; 14: 96-100.
12. Leslie SM, Storton S. The Coalition for İmproving maternty Services: Evidence Basis for the ten steps of mother-friendly Care Step One. J Perinat Educ 2007; 16: 1.
13. Yumru E, Davas, Baksu B, Altıntas A, Altın A, Mert M. 1995-1999 yılları arasında sezaryen operasyonu endikasyonları ve oranları. Perinataloji Dergisi 2000; 8: 1-9.
14. Bektaş E. Hastanemiz Gebe Polikliniğine Başvuran Gebelerde Normal Doğum ve Sezaryen Tercihi ve Nedenleri ile İlgili Anket Çalışması. İstanbul-Uzmanlık tezi. T.C.Sağlık Bakanlığı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Aile Hekimliği; 2008.
15. Taffel SM. Cesarean delivery in the United States. Vital Health Stat 1994; 21: 1-4.
16. Lydon RM. Cesarean delivery rates in women cared for by certified nurse midwives in the United States: a review. Birth 1995; 22: 211-9.
17. Şener T, Yıldırım A, Hassa H, Özalp S, Gürel H. Sezaryende risk faktörleri: 394 sezaryen olgusunun değerlendirilmesi. Zeynep Kamil Tıp Bülteni 1990; 22: 579-88.
18. Hopkins K. Are Brazilian women really choosing to delivery by cesarean? Soc Sci Med 2000; 99: 557-80.
19. Duman Z, Köken GN, Sahin FK, Cosar E, Arıöz DT, Aral İ. Sağlık çalışanlarının normal doğum ve sezaryen ile ilgili düşünceleri. Perinatoloji Dergisi 2007; 15(1): 7-11.
20. Cantekin D, Hakses M, Tuna M, Sarıoğlu F, Çetin A. Otuzbeş yaş üzeri kadınlarda doğum olgularının değerlendirilmesi. Zeynep Kamil Tıp Bülteni 1990; 22: 655-61.
21. Hildingson I, Radestad I, Rubertsson C, Waldentstörm U. Few women wısh to be delivered caesarean delivery. BJOG 2002; 109: 618-23.
22. Shearer EL. Cesarean section: Medical benefits and costs. Soc Sci Med 1993; 37: 1223-31.
23. Donati S, Grandolfo ME, Andreozzi S. Italian mothers prefer cesarean delivery? Birth 2003; 30: 89-93.
24. Himmetoğlu Ö, Demirtürk F. Sezaryen güncel değerlendirme ve kabul edilebilir sezaryen oranlarının sağlanması yönünde öneriler. MN-Klinik Bilimler&Doktor 2003; 9: 516-23.
25. Ertem G, Koçer A. Sezaryen sonrası vajinal doğum. Dirim Tıp Dergisi 2008; 82: 1-5.
26. Gonen R, Tamir A, Degani S. Obstetrican's opinions regarding patient choice in cesarean delivery. Am J Obstet Gynecol 2002; 99: 578-9.
27. Arslan H, Karahan N, Çam Ç. Ebeliğin doğası ve doğum şekli üzerine etkisi. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi 2008; 1; 2: 54-59.
28. Sayın C, Berberoğlu U, Varol F. Sezaryenle doğum yapmış sağlık personelinde doğum sonrası memnuniyet ve takip eden gebelikte doğum şekli tercihi. Türkiye Klinikleri Jinekoloji-Obstetrik Dergisi 2004; 18: 82-8.
29. Güngör I, Gökyıldız Ş, Nahçivan N. Sezaryen doğum yapan bir grup kadının doğuma ilişkin görüşleri ve doğum sonu erken dönemde yaşadıkları sorunlar. İÜ Florance Nıghtingale Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi 2004; 13: 53-6.
30. Özkaya O. Süleyman Demirel Üniv. Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğindeki beş yıllık doğum oranları ve sezaryen endikasyonları. SDÜ Tıp Fak Derg 2005; 12: 36-9.
31. Erkaya S, Kutlar I, Kara F, Uğur D. Yükselen sezaryen oranlarımızın nedenleri (1983-1996). MN Klinik Bilimler&Doktor 1999; 5: 674-9.
32. Perinatoloji.org.tr. Sağlık Bakanlığı ile Ortak Çalışması: Doğum Eylemi Yönetim Rehberi. www.perinatoloji.org.tr 28.03.2007
Dosya / Açıklama
Tablo 1.
Katılımcıların sosyo-demografik özelliklerinin dağılımı.
Tablo 2.
Katılımcıların do¤um tercihlerinin sosyo-demografik özelliklerine göre dağılımı.