Online ISSN
1305-3132
Yayın Dönemi
1993 - 2021
Editor-in-Chief
Cihat Şen, Nicola Volpe
Editors
Daniel Rolnik, Mar Gil, Murat Yayla, Oluş Api
Şener Taşdemir, Mehmet Yılmaz, İbrahim Şahin, Haktan Bağış Erdem, Ragıp Atakan Al, Metin İngeç, Abdulgani Tatar
Amniyosentez ve kordosentez yapılan 1429 olgunun retrospektif analizi. Perinatoloji Dergisi 2014;22(4):138-141 DOI: 10.2399/prn.14.0223006
Mehmet Yılmaz, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı- Erzurum TR, [email protected]
Gönderilme Tarihi: 17 Şubat 2014
Kabul Edilme Tarihi: 28 Mayıs 2014
Erken Baskı Tarihi: 28 Mayıs 2014
Çıkar çakışması bulunmadığı belirtilmiştir.
Kliniğimizde prenatal tanı amacıyla amniyosentez ve kordosentez uygulanan 1429 hasta retrospektif olarak değerlendirildi.
2008-2014 tarihleri arasında amniyosentez ve kordosentez uygulanan 1429 hastada hücre kültür başarısı, prenatal tanı endikasyonları, tespit edilen kromozom anomalileri ve yaşlara göre kromozom anomalilerinin dağılımı retrospektif olarak incelendi. Veriler SPSS 20.0 programı ile değerlendirildi.
Tüm olgularda elde ettiğimiz kültür başarısı %95 idi. Çalışmamızda ileri anne yaşı (n=577, %40.4) ve anne serum taramalarında artmış risk (n=556, %38.9) en sık görülen iki endikasyonu oluşturdu. En sık görülen kromozom anomalisi trizomi 21 (n= 39, %62.9) idi. Herhangi bir endikasyonla prenatal tanı yapılan 35 yaş altı kadınlar ile 35 yaş üstü kadınlar arasında kromozom anomalisi sıklığı açısından bir fark bulunamadı (p=1.0).
Çalışmamızda kromozomal anomali oranı %4.3 olarak bulundu. Bu çalışmada, en sık prenatal tanı endikasyonu izole ileri anne yaşı idi. Herhangi bir endikasyonla prenatal tanı yapılan 35 yaş altı grubu ile 35 yaş üzeri izole ileri anne yaşı grubunda kromozomal anomali sıklığının aynı çıktığı görüldü.
Amniyosentez, kordosentez, kromozom anomalisi.
Canlı doğan bebeklerde majör konjenital anomalilerin oranı %2-4 arasındadır. Bu anomalili bebeklerin %10’unda sebep kromozom anomalileridir.[1] Prenatal tanı, gebeliğin erken döneminde bazıları kalıtsal geçiş gösteren bu hastalıkların tanınmasını kapsar. Prenatal tanının amaçlarından biri, gebeliğin etik açıdan terminasyona uygun olduğu dönem içinde, risk altındaki fetüste, genetik hastalığın bulunup bulunmadığını ortaya koymaktır.[2] Günümüzde prenatal tanı amacıyla kullanılan ultrasonografinin etkinliğine rağmen invaziv testlere olan ihtiyaç halen devam etmektedir. Amniyosentez (AS) ve kordosentez (KS) günümüz tıbbında prenatal tanı amaçlı sıkça kullanılan iki yöntemdir.
Günümüzde yapılan sık ultrasonografik değerlendirmeler ve biyokimyasal bazı testler bu iki yönteme olan ihtiyacı daha da artırmaktadır. Amniyosentez sonrası fetal kayıp 1/300-1/500 arasında, kordosentez sonrası fetal kayıp %1.4 olarak gösterilmiştir.[3,4] Yaptığımız bu geriye dönük çalışmada, son altı yılda üniversite hastanemizde prenatal tanı amaçlı yapılan ikinci trimester amniyosentez ve kordosentez işlemleri ve bunların sonuçlarının bildirilmesini amaçladık.
Hastanemiz gebe polikliniğine Ocak 2008-Ocak 2014 tarihleri arasında başvuran ve herhangi bir endikasyonla amniyosentez ya da kordosentez yapılan toplam 1429 gebe çalışmaya dahil edildi. Hasta bilgilerine hasta dosyalarından ulaşıldı. Tüm gebeler ve eşler, girişim öncesi işlem hakkında ve olası komplikasyonlar hakkında bilgilendirildi, risk değerlendirmesi yapıldı ve girişimi kabul eden tüm çiflerden yazılı onay formuna imzaları alındı. Bütün gebeler işlem öncesi Rh uyuşmazlığı açısından değerlendirildi ve işlem sonrası gereken gebelere anti D-immunglobülin yapıldı. İşlem öncesi tüm gebelere ayrıntılı ultrasonografi değerlendirilmesi uygulandı. Yine işlem öncesi ultrasonografi ile plasentanın yerleşimi ve fetüsün pozisyonu değerlendirilip amniyosentez ya da kordosentez için en uygun yer planlandı. Amniyosentezde transplasental geçişten kaçınıldı. İşleme başlanmadan önce kullanılacak olan steril gazlı bez, amniyosentez için iki adet 10 ml ve bir adet 2.5 ml’lik steril tek kullanımlık enjektör, kordosentez için bir adet 2.5 ml’lik steril tek kullanımlık enjektör ve her iki işlem için 22 gauge spinal iğne steril bir örtü üzerinde hazırlandı. Amniyosentez 16-20. gebelik haftaları arasında, kordosentez 20-26. gebelik haftaları arasında bilinen kurallarına uygun bir şekilde ultrasonografi eşliğinde uygulandı. Amniyosentez işleminde, maternal kontaminasyon riskini azaltmak için ilk 2 ml amniyon ayrı bir enjektöre aspire edilerek atıldı. Kordosentez, plasentanın lokalizasyonuna bağlı olarak kordonun plasentaya giriş noktasından veya serbest kordondan 0.5 cc heparin içeren enjektöre 2 cc fetal kan alınarak yapıldı. Tüm gebelere, işlem sonrası bebek kalp atışları gösterildi.
Karyotip analizi için alınan örnekler, örneğe uygun yöntemlerle kordosentez için 3 gün, amniyosentez için ortalama 15-20 gün kültüre edildi ve kültür çıkarımları yapıldı. Giemsa bantlama tekniği kullanıldı. Tüm olgularda 25 metafaz plağı yapısal düzensizlikler, 50 metafaz plağı sayısal düzensizlikler için değerlendirildi. Karyotip analizinde bilgisayarlı analiz sistemi kullanıldı.
İstatistik
Veriler ortalama ve yüzde olarak verildi. İki yüzdenin anlamlılığı ki kare testi ile değerlendirildi. Veriler SPSS 20.0 (SPSS Inc., Chicago, IL, ABD) programına girildi. P<0.05 anlamlı olarak kabul edildi.
Altı yıllık bu zaman içinde 1429 hastaya amniyosentez ve kordosentez yapıldı. Hastaların 252’sine (%17.6) kordosentez, 1177’sine (%82.4) amniyosentez yapıldı. Hastalarımızın yaşları 16 ila 51 arasında olup ortalama yaş 32.5 idi. Beş yüz yetmiş yedi (%40.3) hasta 35 yaş ve üzerinde idi. Amniyosentez hastalarımızda ortalama gebelik haftası 17 hafta 4 gün iken, kordosentez hastalarımızda ortalama gebelik haftası 21 hafta 6 gün idi. Hücre kültürü başarı oranımız %95 (1358/1429) bulundu.
Prenatal tanı için endikasyon grupları izole ileri anne yaşı (35 yaş ve üstü), anne serum taramalarında artmış risk (ikili ve üçlü testte eşik değer: 1/270 üzeri), patolojik ultrasonografi bulgu, kötü obstetrik öykü ve diğerleri (anomalili çocuk doğurma öyküsü, IUGR, anne anksiyetesi, kromozom anomalili bebek doğurma öyküsü, intrauterin trasfüzyon, Rh uygunsuzluğu) olarak belirlendi. En sık endikasyonumuz ilerlemiş anne yaşıydı (%40.4), bunu anne serum taramalarında artmış risk takip etti (%38.9) (Tablo 1).
Toplam 62 (%4.3) hastada kromozom anomalisi saptandı. En sık saptanan kromozom anomalisi trizomi 21 (n=39, %62.9) idi (Tablo 2). Toplam 46 (%3.2) hastada normal varyantlar tespit edildi.
Yaş gruplarına göre, 16-25 yaş arasındaki 10 (%16.1) hastada, 26-34 yaş arası 27 (%43.6) hastada, 35-40 yaş arası 15 (%24.2) hastada ve 41 ve üzeri yaşlarda 10 (%16.1) hastada kromozom anomalisi saptandı. Çalışmamızda prenatal tanı yapılan 35 yaş altı grubu ile 35 yaş üzeri izole ileri anne yaşı grubu arasında kromozom anomalili bebek oranları benzer olarak bulundu (p=1.0) (Tablo 3).
Prenatal tanıya günümüz obstetri pratiğinde sıkça başvurulmaktadır. Prenatal tanı amaçlı en sık başvurulan yöntemler amniyosentez ve kordosentezdir. Prenatal tanı amaçlı uygulanan bu yöntemlerde kültür başarı oranları laboratuvarlar arasında farklılıklar arz etmektedir. Saatçi ve ark. AS için %97, KS için %93.6; Kaplan ve ark. AS için %98.23, Cengizoğlu ve ark. AS için %99 olarak bildirmiştir.[6-8] Çalışmamızda hücre kültür başarı oranımız %95.03 olarak tespit edildi. Hastalarımızın %17.6’sına kordosentez yapıldı. Hastaların prenatal teşhis amaçlı çevre illerden hastanemize sevkle gelmesi ve yine hastaların gebelik takipleri için erken dönemde hastanemize başvurmamaları sebebiyle kordosentez sayımız fazla idi.
Prenatal tanı amaçlı yapılan AS ve KS çalışmalarının çoğunda en sık endikasyon ileri anne yaşı ve anne serum taramalarında artmış risk olarak görülmüştür. Bu iki endikasyonu Saatçi ve ark. sırasıyla %36 ve %21, Kaplan ve ark. sırasıyla %53.4 ve %22.4, bir büyük popülasyonlu çalışmada Han ve ark. sırasıyla %18.4 ve %69.5 olarak bildirilmiştir.[6,7,9] Çalışmamızda, bu oranları ileri anne yaşı için %40.37, anne serum taramalarında artmış risk için %38.91 olarak bulduk. Rakamlar arasındaki bu farklılıkları, ileri anne yaşı olup anne serum taraması yapılan bazı hastaların ileri yaş olarak değil de anne serum taramasında artmış risk olarak gösterilmesine bağladık. Çalışmamızı ileri anne yaşı olan hastaları çıkardıktan sonra anne serum taraması yüksek olan hastaları bu gruba alarak planladık. Diğer tüm çalışmalarda olduğu gibi, çalışmamızda da bu iki endikasyonu anormal ultrasonografi bulguları takip etmekteydi. Prenatal teşhis amaçlı yapılan AS ve KS çalışmalarında %1.2 ila %10 arasında kromozom anomalisi insidansları bildirilmiştir.[10,11] Çalışmamızda kromozom anomalisi insidansını %4.34 olarak tespit ettik. Canlı doğan bebekler arasında en sık görülen kromozom anomalisi trizomi 21’dir. Trizomi 21’in insidansı ikinci trimesterde, canlı doğan bebeklerden daha fazladır. Çünkü bu bebeklerin bir kısmı ikinci trimesterden itibaren çeşitli sebeplerle intrauterin kaybedilebilmektedir.[12] Prenatal teşhis ile tespit edilen kromozom anomalileri arasında en sık görülen kromozom anomalisi olan trizomi 21’in oranlarını Zhang ve ark. %35.6, Han ve ark. %36.9 ve Ocak ve ark. %60.2 olarak bildirmişlerdir. Çalışmamızda bu oran, Ocak ve ark.’nınkine benzer oranda %62.90 olarak bulundu.[9,12,13] Kromozom anomalilerinin yaşla birlikte arttığı bilinmektedir. Sjögren ve ark., kromozom anomalisi oranını 35 yaşın üzerindeki annelerde %2.2, 40 yaşın üzerindeki annelerde %5.3 olarak tespit etmiştir.[14] Türkiye’den yapılan bir tez çalışmasında, 16-34 yaş arasında olanlar ile 35 yaş ve üzerinde olanları kromozom anomalileri yönünden karşılaştırıldığında riskin 2.08 kat arttığı izlenmiştir.[15] Çalışmamızda, 35 yaş üzerinde izole ileri anne yaşı riski endikasyonu ile prenatal tanı girişimi uygulanan hastaların %4.3’ünde, 35 yaş altında ileri yaş dışı diğer endikasyonlarla prenatal tanı testleri yapılan hastaların %4.4’ünde kromozom anomalisi izlendi.
Çalışmamızda, prenatal tanı testlerine en sık ilerlemiş anne yaşı ve anne serum taramalarında artmış risk sebebiyle başvurulmuş ve sonuç verilen gebelerin %4.3’ünde kromozom anomalisi saptanmıştır. Bu oran, genetik taramaların önemini göstermektedir. Kromozom anomalileri içinde en sık trizomi 21 tespit edilmiştir. Çalışmamıza herhangi bir endikasyonla prenatal tanı girişimi uygulanan hastalar dahil edilmiştir. Bu hastalar içinde 35 yaş üzeri izole ileri anne yaşı grubu ile 35 yaş altı diğer endikasyonlarla işlem uygulanan hasta grubu arasında kromozom anomalisi açısından anlamlı fark tespit edilmemiştir.
Makale Türü Araştırma |
Sayfalar 138-141 |
Künye Çevrimiçi yayın tarihi: 28 Mayıs 2014 |
Perinatoloji Dergisi 2014; 22 (3) |
DOI 10.2399/prn.14.0223006 |
PDF Olarak İndir |